Yükleniyor...

Yazılarım

PAZAR HİKAYELERİ – YARATILIŞ VE İKİZLER
Bugün sizlerle her okuduğumda  beni derinden etkileyen iki tane hikayeyi paylaşmak istedim.

YARADILIŞ HİKAYESİ

Yaratıcı tüm yarattıklarını toplamış ve konuşmaya başlamış.
“İnsanlardan onlar hazır oluncaya kadar bir şeyi saklamak istiyorum. Saklayacağım şey  kendi gerçekliklerini  kendilerinin yarattıkları gerçeği. ”
Kartal :
” Bana ver. Aya götüreyim, orada saklayayım. ” der.
Yaratıcı:
” Hayır olmaz. Bir gün oraya gider ve bulurlar.”
Somon balığı :
“Bana ver ve okyanusun derinlerine saklayayım.”
Yaratıcı:
” Hayır. Oraya da ulaşırlar.”
Bufalo bağırır:
” Bana ver. Büyük otlakların içinde bir yerlere gömeyim. Orada bulamazlar. ”
Yaratıcı:
“Dünyanın yüzeyini kazıp, çıkarırlar. Veremem.”
Yaşlı Köstebek sözü alır:
“Madem öyle, insanların kendi içlerine koy.”
Yaratıcı bu fikri çok beğenir ve insanlar hazır oluncaya kadar, kendi yaratıcı güçlerini bilmeden içlerinde taşımalarına karar verir.

İKİZLER

Bir zamanlar bir kadın ikiz oğlan çocuklarına gebe kalır. Haftalar geçer ve ikizler gelişmeye başlar.
Farkındalıkları gelişir ve neşe içinde bağırırlar.
” Ne güzel ve ne iyi ki bize gebe kaldılar. Yaşamak ne güzel bir şey.”
İkizler beraberce etraflarını araştırmaya başlarlar.
Annelerinin kordonlarını farkedince neşeyle şarkılar söylemişler.
“Annemizin sevgisi ne kadar yüce. Bizlerle kordonu aracılığıyla yaşamını paylaşıyor.”
Zaman geçer ve birbirlerindeki değişimi farketmeye başlarlar. Vücutlarının değişitiğini ve olgunlaştıklarının görünce şaşırarak:
“Bu ne demek oluyor ?” der bir tanesi .
Diğeri: “Bu demek ki buradaki yaşamımız sona erecek. Sona doğru gidiyoruz.”
Ağlayarak:
“Buradan ayrılmak istemiyorum. Sonsuza kadar burada kalmak istiyorum.”
“Başka şansımız yok. Belki doğumdan sonra yaşam vardır.” der diğeri.
“Bu nasıl olabilir? ” der birisi. “Yaşam kordonumuz kesildikten sonra yaşam nasıl olabilir ki ? Bugüne kadar geri dönüp de doğumdan sonra yaşam vardır diyen kimse olmadı ki. Hayır, bu sona geldik demek. Belki de Anne dediğimiz de gerçek değil.”
Diğeri protesto eder tarzda:
” Fakat olmalı. Buraya nasıl geldik ve nasıl canlı kalabiliyoruz ki anne olmazsa ?”
Diğeri:
” Sen anneyi gördün mü ki ? Belki de bizler kafamızda oluşturduk anne modelini. Belki bu bizim kendimizi iyi hissetmek için uydurduğumuz bir yalan.”
Rahmin içi korku ve şüphelerle dolmuş. O günden sonra ikisi de eski neşelerini kaybetmiş.
Doğum zamanı gelmiş çatmış. İkizler dünyalarından ayrılıp yeni dünyalarına doğmuşlar ve coşku içinde ağlamışlar. Gördükleri dünya en güzel rüyalarından bile daha güzelmiş.

Her doğum bir ölümdür, her ölümse bir doğum.

Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız