Yükleniyor...

Yazılarım

QUANTUM ÇORBASI
Arabanızda giderken veya bir kafede kahvenizi yudumlarken etrafınızda ne kadar çok görünmez dalga ve titreşimlerin olduğunu hiç düşündünüz mü? Ya etrafınızdaki insanların fiziki acılarının ve duygusal değişimlerinin titreşimleri.
O kadar körüz ki aslında düşünürseniz. Sağırız, hissisiz. Dar frekanslarda yaşıyoruz hayatı. Algılananlar var, diğerleri yok. Sınırlarını organlarımızın belirlediği bir hapiste yaşıyoruz. Hele sol beynimiz hakimse. Mantık kumandanımız. Görürse inanır, görmezse yok der başkumandan. Herşeyi isimlendirmeye, benzetmeye, karşılaştırmaya programlı. Sağ beynimiz ise algılar ötesidir. Hisler ve iç sesimiz yönetir o tarafı. İsimlendirmekle uğraşmaz, sadece hisseder. Dengeli yaşam bu iki komutanın barışıyla sağlanır.
Ben bedeni belli titreşimlerden oluşan partiküllerin bütünlüğü olarak görürüm.

Zaten herşey titreşen enerji partikülleri değil mi?

Quantumcular bunu bir çorbaya benzetir.

Bu düzeyde ana kuvvet düşünce gücüdür.

Aslında sınırı yoktur maddenin. Madde katı değil, enerjinin doldurduğu boşluktur.

Herşey birbirinin içine geçebilir.

Aynı anda iki yerde olabilir partiküller. Sadece izlemek bile parçacığın nasıl davranacağını etkiler.

Zaman bizim yarattığımız bir boyuttur.

Frekanslar belirler algıları, farkedilmeyi.

Evrende herşey belli frekanslarda titreşir.
Denildiği gibi ” Evren maddeden daha çok bir müziğe benzer”.
Hepimizin de gelişmişliğimizle orantılı ruhsal frekansları var. Ruhsal frekansımızı arttırıp daha evrimleşmiş bir hayata yükselmeliyiz. Ruhumuzu saflaştırıp, titreşimimizi yükselttiğimizde asla eskisi gibi olmaz herşey.
Düşük titreşimde iken hayatınızın içinde olan herşey, eğer yeni size uyumlanmazsa sahneden çekilir. Buna eşiniz, dostunuz, arkadaşınız hatta eşyalarınız dahildir. Her zaman yeni titreşimimize uygunlar tercih edilir. Her yeni düzeyde bu değişim yeniden gerçekleşir.
Yüksek titreşimde kötülük yoktur, ışık vardır, sevgi vardır.
Bizim amacımız titreşimi yüksek insanlarla oluşmuş daha evrimleşmiş bir toplum yaratmak.

Evren’in temel kuralı: Ya gelişirsin ya da ölürsün.

Işıkta kalın.

Erkan Sarıyıldız