Çağımız “Sol beyin” çağı. “Beynin solu sağı olur mu, beyin beyindir ?” deme, gerçekten de sağı solu var. Bilimdeki gelişmeler ve çağdaş yaşamın acımasızca içimize doldurduğu gerçekliklerin bombardımanıyla her şeyin mutlaka bir tanıma girmesi, mantığa uyması, kuralların içinde olması gerekiyor. İspatlanamayan hiçbir şey var sayılmıyor, yöntemler geliştiriliyor, hedefler konuluyor, arkasından hababam debabam koşuyoruz. Koşuda geri kalan çürük elmaların dışlandığı, kendisini havucun rüyasında kaybeden tavşanların gerçekliği bu.
Aynı yaklaşımın, tamamen sağ beyin işi olan kişisel dönüşüm ve spiritüalite için de uygulanıyor olması cidden çok ilginç.
“……… günde mutlak aydınlanma garantisi”
” XYZ yöntemiyle dönüşüm mucizesi”
“Garantili mutluluk rehberi.”
Ortalıkta bu söylemler fırtına gibi esiyor.
İnsanlarda da haklı olarak, parasını veririm aydınlanırım (hem de garantili) algısı yerleşmiş bir şekilde, dışarıdan kendine kattıklarıyla dünya yükünü hafifleteceğini zannetme yanılgısı hakim.
Bugüne kadar dışarıdan beslenmeye alışmış bir kişinin, tüm kaynaklara kendi içinden ulaşacağı bilgisini anlaması ilk başta kolay değil biliyorum. Senelerdir belki binlerce kitap okumuş, konuşma dinlemiş, çalışmaya katılmış, yöntemler içinde yolculuk yapmış bir kişi olarak en sonunda geldiğim yeri gördüğümde halime gülüyorum. Sadece iki şey yapmak dışında hiçbir şeye ihtiyacımın olmadığını sonunda anladım.
İçe dönüş ve tüm bağlardan özgürleşme.
“Bu yaptıklarımdan ötürü pişman mıyım?” diye çok düşündüm. Cevabım tabii ki, hayır. Bazen oturduğun yerin altında gömülü hazineyi bulman için dünyayı dolaşman, uzun ve yanlış sonuca götüren yerlere girmen, sorgulaman, yere yapışman, tekrar ayağa kalkman, biraz macera, biraz saçmalama, biraz ondan, biraz bundan gerekiyor. Ama sonuçta dolaşıp döneceğin yer, kapısında “BEN” yazan kürkçü dükkanı.
Hep söylediğim gibi önce soyunman, yüklenmiş bilgileri, korkuları, hikayeleri acımasızca üstünden çıkarman gerekiyor.
“Nasıl olacak bu?” sorusu ile ulaşamayacağın bir sonuç bu. Nasıl sorusu bir yöntem arayışıdır ve bu sorunun cevabını ararken burnun bataktan kurtulmaz. Kendine söyleyeceğin tek şey “Kendi varlığımı tanımayı, yaşamın gerçeğini anlamamı engelleyen sırtımda taşıdığım saçma yüklerden kurtulmayı ve başkalarına rağmen kendim olmayı seçiyorum.” olmalı.
Sen bunu seçtiğinde karşına doğru rehberler çıkacaktır merak etme. Bir rehberin doğru olduğunu anlamak tamamen senin iç sesine kalmış. Sana sadece ipucu verebilirim:
Doğru rehberin amacı bilgi vermek değil, senin içindeki bilgeye ulaşman için yoluna ışık tutmaktır.
Unutma kimse seni kolundan tutup bir yere götürmeyecek, yolu tek başına sen yürüyeceksin.
Hem de her adımda özgürleşerek, her adımda bir kat daha parıldayarak.
Ve unutma her şeyin en iyisini hakkediyorsun.
Aynı yaklaşımın, tamamen sağ beyin işi olan kişisel dönüşüm ve spiritüalite için de uygulanıyor olması cidden çok ilginç.
“……… günde mutlak aydınlanma garantisi”
” XYZ yöntemiyle dönüşüm mucizesi”
“Garantili mutluluk rehberi.”
Ortalıkta bu söylemler fırtına gibi esiyor.
İnsanlarda da haklı olarak, parasını veririm aydınlanırım (hem de garantili) algısı yerleşmiş bir şekilde, dışarıdan kendine kattıklarıyla dünya yükünü hafifleteceğini zannetme yanılgısı hakim.
Bugüne kadar dışarıdan beslenmeye alışmış bir kişinin, tüm kaynaklara kendi içinden ulaşacağı bilgisini anlaması ilk başta kolay değil biliyorum. Senelerdir belki binlerce kitap okumuş, konuşma dinlemiş, çalışmaya katılmış, yöntemler içinde yolculuk yapmış bir kişi olarak en sonunda geldiğim yeri gördüğümde halime gülüyorum. Sadece iki şey yapmak dışında hiçbir şeye ihtiyacımın olmadığını sonunda anladım.
İçe dönüş ve tüm bağlardan özgürleşme.
“Bu yaptıklarımdan ötürü pişman mıyım?” diye çok düşündüm. Cevabım tabii ki, hayır. Bazen oturduğun yerin altında gömülü hazineyi bulman için dünyayı dolaşman, uzun ve yanlış sonuca götüren yerlere girmen, sorgulaman, yere yapışman, tekrar ayağa kalkman, biraz macera, biraz saçmalama, biraz ondan, biraz bundan gerekiyor. Ama sonuçta dolaşıp döneceğin yer, kapısında “BEN” yazan kürkçü dükkanı.
Hep söylediğim gibi önce soyunman, yüklenmiş bilgileri, korkuları, hikayeleri acımasızca üstünden çıkarman gerekiyor.
“Nasıl olacak bu?” sorusu ile ulaşamayacağın bir sonuç bu. Nasıl sorusu bir yöntem arayışıdır ve bu sorunun cevabını ararken burnun bataktan kurtulmaz. Kendine söyleyeceğin tek şey “Kendi varlığımı tanımayı, yaşamın gerçeğini anlamamı engelleyen sırtımda taşıdığım saçma yüklerden kurtulmayı ve başkalarına rağmen kendim olmayı seçiyorum.” olmalı.
Sen bunu seçtiğinde karşına doğru rehberler çıkacaktır merak etme. Bir rehberin doğru olduğunu anlamak tamamen senin iç sesine kalmış. Sana sadece ipucu verebilirim:
Doğru rehberin amacı bilgi vermek değil, senin içindeki bilgeye ulaşman için yoluna ışık tutmaktır.
Unutma kimse seni kolundan tutup bir yere götürmeyecek, yolu tek başına sen yürüyeceksin.
Hem de her adımda özgürleşerek, her adımda bir kat daha parıldayarak.
Ve unutma her şeyin en iyisini hakkediyorsun.