Duymuyor musun?
Çıldırtıcı bir gürültü, bir karmaşa, bir delilik…
“Olmalısın, yapmalısın, başarmalısın, gitmelisin, sorunları çözmelisin….”
Kulaklarımı kapamalıyım, yoksa beynim patlayacak.
Hah şöyle….
Bir dakika neler oluyor, ellerimle kulaklarımı kapatınca ses daha da yükseliyor. En azından etraftaki sesler arasında kayboluyordu, şimdi çok daha baskın, çok daha acıtıyor…
“Yetişmelisin, olmalısın, gelmelisin, bitirmelisin….”
Bu kadar baskın olduğuna göre gerçek bu olmalı, ben de denilenleri uygulamalıyım.
“Evet yapmalıyım, evet olmalıyım, evet ya evet. Bu kadar insan böyle yaşıyorsa ben de uymalıyım…
Sonra bir soru beliriyor kafamda..
“Ya yapamazsam, ya olamazsam, ya başaramazsam….”
Bu kadar emek, bu kadar çaba. Beceremezsem ne derler, koskoca adam başaramadı..”
Bu sözleri kaldıramam, kendime saygımı kaybederim.
Hiçbir şeye zamanım yok, bana verilen emirleri yerine getirmeliyim.”
Kalbim sıkışıyor, nefes nefeseyim…
“Yetiştiremeyeceğim, yapamayacağım.”
Her şey ne kadar acımasızca üstüme geliyor.
Yoksa delirmeye mi başladım….
Söylesene, sadece ben mi bu seslerin, bu emirlerin telaşındayım.
Bence duyuyor olmalısın. Çünkü sen de aynı şekilde koşturuyorsun, yüzünde bir telaş, bir gerginlik..
En son ne zaman kendimle başbaşa kaldım hatırlamıyorum veya çok sevdiğim bir şeyi yaptım, sırf istedim diye saçmaladım, kendimi şımarttım…
Hava ne kadar da güzel, sıcak fırından çıkmış ekmeğin kokusu aklıma çilek reçelini soktu, hem de sıcaktan erimiş tereyağının üstünde buram buram..
Bir nefes alayım.
“Amca bize topu atar mısın?”
Burada bu bahçe var mıydı yahu, hiç hatırlamıyorum, ama hiç.
Şöyle kasımpatıların yanına oturup etrafta koşan çocukları seyretmenin keyfi..
Limonata gibi hava, ılık ve dingin…
Uzaktan martıların sesleri mi geliyor?
Ohhh be..
…….
………
………………
Bir dakika neler oluyor, bir gariplik olmalı. Eksik bir şey var, ne, ne, ne?
İnanmıyorum, hiç ses yok….
Peki, ya yapmam, gitmem, olmam gerekenler.
Kalk ayağa deli adam, kalk. Zaman o kadar darken niye oyalanıyorsun, saçmalama.
Hiçbir şeyi yetiştiremeyeceksin.
Sen kim, şu AN’ın keyfini çıkarmak kim?
“Yapmalıyım, yarını düşünmeliyim, bir şeyler olmalıyım, yetişmeliyim…….”
Çıldırtıcı bir gürültü, bir karmaşa, bir delilik…
“Olmalısın, yapmalısın, başarmalısın, gitmelisin, sorunları çözmelisin….”
Kulaklarımı kapamalıyım, yoksa beynim patlayacak.
Hah şöyle….
Bir dakika neler oluyor, ellerimle kulaklarımı kapatınca ses daha da yükseliyor. En azından etraftaki sesler arasında kayboluyordu, şimdi çok daha baskın, çok daha acıtıyor…
“Yetişmelisin, olmalısın, gelmelisin, bitirmelisin….”
Bu kadar baskın olduğuna göre gerçek bu olmalı, ben de denilenleri uygulamalıyım.
“Evet yapmalıyım, evet olmalıyım, evet ya evet. Bu kadar insan böyle yaşıyorsa ben de uymalıyım…
Sonra bir soru beliriyor kafamda..
“Ya yapamazsam, ya olamazsam, ya başaramazsam….”
Bu kadar emek, bu kadar çaba. Beceremezsem ne derler, koskoca adam başaramadı..”
Bu sözleri kaldıramam, kendime saygımı kaybederim.
Hiçbir şeye zamanım yok, bana verilen emirleri yerine getirmeliyim.”
Kalbim sıkışıyor, nefes nefeseyim…
“Yetiştiremeyeceğim, yapamayacağım.”
Her şey ne kadar acımasızca üstüme geliyor.
Yoksa delirmeye mi başladım….
Söylesene, sadece ben mi bu seslerin, bu emirlerin telaşındayım.
Bence duyuyor olmalısın. Çünkü sen de aynı şekilde koşturuyorsun, yüzünde bir telaş, bir gerginlik..
En son ne zaman kendimle başbaşa kaldım hatırlamıyorum veya çok sevdiğim bir şeyi yaptım, sırf istedim diye saçmaladım, kendimi şımarttım…
Hava ne kadar da güzel, sıcak fırından çıkmış ekmeğin kokusu aklıma çilek reçelini soktu, hem de sıcaktan erimiş tereyağının üstünde buram buram..
Bir nefes alayım.
“Amca bize topu atar mısın?”
Burada bu bahçe var mıydı yahu, hiç hatırlamıyorum, ama hiç.
Şöyle kasımpatıların yanına oturup etrafta koşan çocukları seyretmenin keyfi..
Limonata gibi hava, ılık ve dingin…
Uzaktan martıların sesleri mi geliyor?
Ohhh be..
…….
………
………………
Bir dakika neler oluyor, bir gariplik olmalı. Eksik bir şey var, ne, ne, ne?
İnanmıyorum, hiç ses yok….
Peki, ya yapmam, gitmem, olmam gerekenler.
Kalk ayağa deli adam, kalk. Zaman o kadar darken niye oyalanıyorsun, saçmalama.
Hiçbir şeyi yetiştiremeyeceksin.
Sen kim, şu AN’ın keyfini çıkarmak kim?
“Yapmalıyım, yarını düşünmeliyim, bir şeyler olmalıyım, yetişmeliyim…….”