Yükleniyor...

Yazılarım

Patrona Mektubumdur...
Sayın patron, senden özür dilemek istiyorum.
Hiç farkında olmadan ne eziyetler çektiriyormuşum sana, bir baktım da bakmaz olaydı.
Pişmanlık bulutları dalga dalga üstüme geliyor. Offfff, offf, of ki of………
Daha çok, daha çok diye, değil dinlenme, bir köşeye kıvrılma hakkını bile elinden alıyorum.
Senin rahatından feragat etmek, başka şeylerden feragat etmekten daha kolay geliyor.
İhtiyaçlarını ötelenebilirler kutusunda tutmak genel alışkanlığım.  
“Acıktın mı? Boşver daha sonra bir şeyler atıştırırım, gevezelik yapmasın..”  
“Ufffff nereden çıktı bu uyku şimdi, yapacak bunca iş varken. Zaten bence uyku bir hastalık, nedir o 8-9 saat uyumak zorundasın zırvaları..”
Ama artık karar verdim sana iyi davranacağım.
Gerçi sen beni uyarmasan yine bu aymazlık sürecekti biliyorum ama ne yapacaksın zararın neresinden dönülürse kar.  
Sen iyi olmayınca hiçbir şeyin iyi olmayacağı sonunda kafama dank etti.
O çok övündüğüm yaratıcı alanım bile en ufak bir nevazil durumunda nanay. Sana karşı böbürlenmek, Don Kişot’un yeldeğirmenleriyle savaşı gibi saçmalıkmış.  
Hey sizlere sesleniyorum,
Spora başlarım, en azından yürüyüş…. diye planladığım pazartesiler,
Daha dikkatli yaşayacağım diye gözlediğim çıkmaz ayın son çarşambaları,
Bana bir şey olmaz, bu yaşta da dikkat edilir mi cumaları, cumartesileri…. Ivırlar, zıvırlar, olurlar, olmazlar Hepinize elveda. Hayatımdan çıkma zamanınız geldi… Dostuma biraz zaman ayırmak, biraz şımartmak, biraz pohpohlamak……ne bileyim ben, bir şeyler yapmanın zamanı geldi de geçiyor.
Baktım nüfus eskimiş, üstünde yazan sayılar kavak yellerine karışmış, gözlerde kırışıklıklar, saçlarda beyazlar…. Daha çok şeyler yapmak için seni yok sayacağıma, sana yatırım yapmanın gerekliliği gün gibi aşikar.
Söz düzenli kontrollerimi yaptıracağım.
Söz, seni şımartacağım, Söz, sana eziyet etmeyeceğim.
Söz, sana zarar verecek şeylerden uzaklaşacağım.
Söz, söz, Vallahi söz….